in

Metakromatik Lökodistrofi

Metakromatik Lökodistrofi Nedir, Sıklığı ve Nedenleri

İçindekiler

Tanım

Metakromatik lökodistrofi, hücrelerde sülfatid denilen yağların birikmesiyle karakterize olan bir hastalıktır. Bunların birikimi başta sinir sistemindeki nöronları koruyan ve yalıtan madde olan miyelin üreten hücrelere tesir eder. Miyelinle kaplı olan sinir hücreleri beyaz cevher denilen bir doku meydana getirir. Miyelin üreten hücrelerdeki sülfatid birikimi, beyin – omurilik (merkezi sinir sistemi) ve beyin – omuriliği kaslara ve dokunma, ısı, ağrı ve ses (periferik sinir sistemi) gibi hisleri algılayan duyu hücrelerine bağlayan sinirler dahil tüm sinir sistemi boyunca beyaz cevherin aşamalı yıkımını (lökodistrofi) sağlar.

Metakromatik lökodistrofi görülen bireylerde, beyaz cevher hasarı, zihinsel fonksiyonlarda ve yürüme yeteneği gibi motor becerilerde bozulmaya sebep olur. Bu hastalığa yakalanan kişilerde bir de ekstremitelerde hissizlik (periferik nöropati), idrar tutamama, felç, nöbetler, konuşamama, işitme kaybı ve körlük gelişir. Böylelikle çevreleriyle alakalı farkındalıklarını kaybetmeye başlarlar. Aynı zamanda tepki veremez hale gelirler. Nörolojik sorunlar, metakromatik lökodistrofinin birincil özelliği olmakla birlikte, sülfatid birikiminin diğer organ ve dokular üzerindeki tesirleri de bildirilmekte olup, genelde safra kesesi ile ilgilidir.

Bu bozukluğa rastlanan tüm insanların yaklaşık yüzde 50-60’ını etkileyen metakromatik lökodistrofinin en yaygın formu, geç infantil form olarak adlandırılmaktadır. Hastalığın bu formu çoğu zaman 2 yaşındaki bebeklerde görülür. Etkilenen çocuklar geliştirmiş oldukları konuşma yeteneklerini kaybederler, zayıflarlar ve yürüme (yürüyüş bozukluğu) ile ilgili sorunlar geliştirirler. Bozukluk kötüye gittikçe, genelde kas tonusu önce azalır, daha sonra sertlik noktasına dek artış gösterir. Metakromatik lökodistrofinin geç infantil formu olan bireyler genellikle çocukluk evresini atlatamadan hayatını kaybeder.

Metakromatik lökodistrofi, bireylerin yüzde 20 – 30’unda görülmekle birlikte en erken 4 yaşında, en geç ergenlikte ortaya çıkar. Bu çocuk formuna bakacak olursak, bozukluğun ilk semptomları davranışsal problemler ve okul çalışmalarında artan zorluk diyebiliriz. Bozukluğun ilerlemesi geç infantil forma göre daha yavaştır. Aynı zamanda etkilenen bireyler ,teşhisin ardından yaklaşık 20 yıl hayatlarına devam ederler.

Metakromatik lökodistrofinin yetişkin formu, bu bozukluğa yakalanan bireylerin yaklaşık yüzde 15- 20’sini etkilemektedir. Bu formdaki ilk belirtiler ergenlik döneminde veya daha sonrasında görülür. Genellikle uyuşturucu kullanımı, alkolizm veya okul/işte karşılaşılan zorluklar gibi davranışsal sorunlar ortaya çıkan ilk belirtilerdir. Etkilenen birey, halüsinasyon veya sanrı gibi psikiyatrik semptomlarla karşılaşabilir. Yetişkin metakromatik lökodistrofisi olan kişiler ,hastalığın teşhisinden sonra 20 – 30 yıl hayatta kalabilirler. Bu arada bazı dönemler göreli olarak istikrarlıdır, bazı dönemler ise daha hızlı düşüş gösterir.

Metakromatik lökodistrofi ismi, mikroskop altında incelendiğinde sülfatid birikimi olarak gözlenen hücrelerin görünme biçiminden gelmektedir. Sülfatidler, metakromatik diye bilinen granülleri oluştururlar. İnceleme için boyandıklarında hücresel materyali çevreleyenden farklı renkte görülürler.

Sıklık

Metakromatik lökodistrofi dünya çapında 40.000 – 160.000 kişiden 1’inde görülmektedir. Karşılaşılan bu durum bazı genetik olarak izole edilen popülasyonlarda diğerlerine göre daha çok rastlanır: Güney Arabistan’dan (Habbanitler) İsrail’e göç etmiş küçük bir Yahudi topluluğunda 75 kişiden 1’inde, Navajo Ulusunun batı kesiminde 2.500 kişiden 1’inde ve İsrail’deki Arap topluluğu arasında ise 8.000 kişiden 1’inde bu durumla karşılaşılmış.

Nedenler

Metakromatik lökodisrofi görülen bireylerin birçoğunda ARSA geni mutasyonları bulunur ve bu da arilsülfataz A enziminin üretilebilmesi için emir verir. A enzimi, hücrede geri dönüşüm merkezi olarak bilinen hücresel yapılarda bulunur. Bu yapı lizozomdur. Lizozomlar içinde bulunan arilsülfataz A, sülfatidlerin parçalanması için yardımcı rol oynar. Metakromatik löpodistrofiye rastlanan bazı bireylerin PSAP geninde mutasyonlar görülür. PSAP geni, enzimlerin çeşitli yağların parçalanmasına katkı sağlayan daha küçük proteinlere parçalanabilen (bölünebilen) bir protein olabilmesi için talimat verir. Bunlardan biri saposin B’dir.Bu protein sülfatidlerin parçalanabilmesi için arilsülfataz A ile işlev görür.

ARSA veya PSAP genlerindeki mutasyonlar sülfatidlerin parçalanma yeteneğini azaltarak, bu maddelerin hücrelerde birikerek artmasına neden olur. Sülfatidlerin fazla bulunması sinir sistemi için toksik etki gösterir. Birikim yavaş yavaş miyelin üreten hücreleri yok eder ve metakromatik lökodistrofide görülen sinir sistemi fonksiyonu bozukluğuna yol açar.

Kimi zaman arilsülfataz A aktivitesi çok düşük bireylerde, herhangi bir metakromatik lökodistrofi belirtisine rastlanmaz. Bu psödoarilsülfataz eksikliği olarak adlandırılır.

Kalıtsal Modeli

Bu hastalık otozomal resesif olarak kalıtılır, ki bu da tüm hücrelerdeki genin iki kopyası da mutasyona sahip demektir. Otozomal resesif rahatsızlığına yakalanan kişinin anne ve babası, mutasyona uğramış genin bir kopyasını taşımakla beraber belirgin bir şekilde hastalığın belirti ve semptomlarını göstermez.

Bu Hastalığın Diğer İsimleri

  • ARSA Eksikliği
  • Arilsülfataz A Eksikliği Hastalığı
  • Serebral Skleroz, Yaygın, Metakromatik Form
  • Serebrosid Sülfataz Eksikliği Hastalığı
  • Greenfield Hastalığı
  • Metakromatik Lökoensefalopati
  • MLD
  • Sülfatid Lipidoz
  • Sülfatidoz

Kaynak: https://medlineplus.gov/genetics/condition/metachromatic-leukodystrophy/#synonyms

Görsel kaynak : https://www.probiyotix.com/metakromatik-lokodistrofi/

Editör: İrem Ezgi Ustaoğlu 

Ne düşünüyorsunuz?

3 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir