in

Konjenital Lif Tipi Orantısızlık

Konjenital Lif Tipi Orantısızlık: Tanım, Sıklık, Nedenler ve Kalıtım Modeli

İçindekiler

Tanım

Daha çok iskelet kaslarını etkileyen konjenital lif tipi orantısızlık hastalığında etkilenen bireylerin omuz, üst kol, kalça ve uyluk kaslarında miyopati gözlemlenmektedir. Meydana gelen miyopati yüzdeki kasları ve gözün hareket etmesini sağlayan ve kontrol eden kasları da etkileyip oftalmoplejiye de neden olmaktadır. Ayrıca pitoz olarak isimlendirilen sarkık göz kapağı durumuna da yol açmaktadır. Bu hastalıktan muzdarip olan bireylerin görünümü genellikle uzun bir yüz, yüksek kemerli bir damak ve kalabalık bir diş yapısı şeklindedir.

Konjenital lif tipi orantısızlığından etkilenen hastalarda kontraktürler, lordoz ya da skolyoz oluşabilmektedir. Hastalıktan etkilenen bireylerin yaklaşık olarak %30’u nefes almak için çalışan kasların zayıflığından dolayı bireyleri hafif veya ağır şiddette solunum problemleri çekebilmektedirler. Solunum problemi olan bireylerde saldırgan olmayan mekanik solunum ve bazen de bütün gün boyunca solunumlarının normal işleyişi için bir makineye bağlanabilmektedirler. Yine hastalıktan etkilenen bireylerin yaklaşık %30’unda boğazdaki kasların zayıflığından dolayı yutma güçlükleri yaşamaktadırlar. Çok sık olmasa da konjenital lif tipi orantısızlık hastası bireylerde dilate kardiyomiyopati gelişmektedir.

Hastalığın şiddeti genellikle değişkenlik gösterebilmektedir. Mesela etkilenen bireylerin yaklaşık olarak %25 kadarı doğumdan sonra zayıf kaslardan dolayı ya bebeklik döneminde ya da çocukluk döneminde ölmektedirler. Diğer bireyler ise yetişkinlikte seyir göstermeye başlayan hafif kas zayıflığına sahip olmaktadırlar. Hastalığın semptomları genellikle 1 yaşında ortaya çıkmaktadır ve çoğu zaman hastalığın ilk belirti ve semptomları hipotoni ile kas zayıflığıdır. Bazı durumlarda ise kas zayıflığı daha da ileri bir seviyeye giderek kötüleşmeyebilir, aksine düzelebilir. Ayakta durma ve yürüme gibi motor beceriler geç gelişse de en sonunda hastalıktan etkilenen çocuklar ayakta durmayı ve yürümeyi öğrenirler. Hasta çocuklar kendi akranlarına göre zayıf kalabilmektedirler fakat aktif bir şekilde hayatlarına devam etmektedirler. Nadir olarak gelişen bir durum olarak hasta bireyler kas gücünde önemli bir düşüşe maruz kalmaktadırlar. Bundan dolayı da etkilenen bireyler ayakta durma ve yürüme gibi becerilerini kaybederler ve tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duymaktadırlar.

Sıklık

Oldukça nadir gelişen konjenital lif tipi orantısızlık hastalığının yaygınlık durumu kesin bir şekilde bilinmemektedir.

Nedenler

Konjenital lif tipi orantısızlık hastalığına birden fazla gende meydana gelen genetik kusurlar sonucu oluşan mutasyonlardan kaynaklanmaktadır. TPM3, RYR1 ve ACTA1 genlerindeki mutasyonlar vakaların yüzde 35 ila 50’sine neden olmaktadır. Bir kısmı bilinen ve bir kısmı bilinmeyen yani tanımlanmamış diğer genlerdeki genetik kusurlar doğrultusunda gelişen mutasyonlar kalan vakalar ile ilişkilendirilmiştir.

TPM3, RYR1 ve ACTA1 genleri kas kasılmasını sağlayan proteinlerin sentezi için genetik kodlar aracılığı ile talimatlar vermektedir. Bu proteinlerin işleyişi değiştiği zaman zayıf kas tonusuna neden olmaktadır.

İskelet kası iki tür kas lifinden meydana gelmektedir: tip I yavaş seğirme lifleri ve tip II hızlı seğirme lifleri şeklindedir. Tip I ve tip II lifleri aynı boyuta sahiptirler. Konjenital lif tipi orantısızlık hastalarında yapılan gözlemler sonucunda tip I kas lifi tip II kas lifinden ciddi derecede daha küçüktür.

Kalıtım Modeli

Konjenital lif tipi ortantısızlık hastalığında birden fazla kalıtım modeline sahip olabilmektedir.

İlk olarak eğer hastalık ACTA1 genindeki mutasyonlardan kaynaklanıyorsa hastalık o zaman otozomal dominant bir kalıtım modeli sergilemektedir. Otozomal dominant kalıtım modelinde her bir hücredeki ilgili genin sadece tek bir kopyasının bozukluğa neden olması için yeterli olacaktır.

Diğer bir durum ise eğer hastalık RYR1 genindeki mutasyonlardan kaynaklanıyorsa hastalık otozomal resesif kalıtım modeline sahip olmaktadır. Otozomal resesif kalıtım modelinde her bir hücredeki genlerin iki kopyasının da bozukluk için yeterli olacağı anlamına gelmektedir. Otozomal resesif kalıtımda ebeveynler ilgili hastalığın tek bir gen mutasyonunun kopyasını taşımaktadır fakat belirti ve semptom göstermemektedir.

Bu durum, TPM3 geninde mutasyonlardan kaynaklandığında, otozomal dominant veya otozomal resesif bir kalıtım modeli ile açıklanmaktadır.

Nadir durumlarda konjenital lif tipi orantısızlık hastalığı X-bağlantılı kalıtım modeli ile aktarılmatadır. Hastalığa sebebiyet veren kusurlu gen eğer cinsiyet kromozomlarından birisi olan X kromozomu üzerinde ise bu durumu X-bağlantılı kalıtım modeli olarak açıklanmaktadır. Erkeklerde tek bir X kromozomu bulunduğu için her hücredeki genin değiştirilmiş bir kopyası hastalığa neden olmak için yeterli olacaktır. Kadınlarda ise iki tane X kromozomu bulunduğundan her hücredeki genin değiştirilmiş bir kopyası genellikle kadınlarda erkeklere göre daha az şiddette belirti ve semptom geliştirmeye ya da hiç semptom göstermemelerine yol açmaktadır. X-bağlantılı kalıtım modelinin bir diğer özelliği ise babaların erkek çocuklarına X-bağlantılı özelliklerini aktaramamasıdır.

Konjenital lif tipi orantısızlık hastalığından etkilenmiş yaklaşık %40’lık bir kesimin bu hastalıktan etkilenmiş bir akrabası veya akrabaları olduğu tahmin edilmektedir.

Bu Hastalığın Diğer İsimleri

  • CFTD
  • CFTDI
  • Lif tipi orantısızlık ile konjenital miyopati

Kaynak: https://medlineplus.gov/genetics/condition/congenital-fiber-type-disproportion/

Görsel Kaynak:https://www.jns-journal.com/article/S0022-510X(14)00141-5/fulltext

Editör: Doğa DEMİRBAŞ

Ne düşünüyorsunuz?

6 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir