in

Akciğer Kanseri

Akciğer Kanseri: Tanım, Sıklık, Nedenler ve Kalıtım Modeli

İçindekiler

Tanım

Akciğer kanseri, akciğerlerde bazı belirli hücrelerin anormal hale geldiği ve kontrolsüz bir şekilde çoğalıp tümör oluşturduğu bir kanser çeşididir. Bu hastalık erken aşamalarında belirti göstermeyebilir. Akciğer kanserine sahip bazı insanlar göğüs ağrısı, sık sık öksürme, mukuslarında kan gelmesi, nefes problemleri, yutmada ve konuşmada zorluk yaşama, iştah ve kilo kaybı, yorgunluk, yüzde ve boyunda şişkinlik gibi belirtilere sahiptirler. Eğer kanser diğer dokulara sıçrarsa (metastaz) ek belirtiler gelişebilir. Akciğer kanseri yetişkinlerde sıklıkla 60’larında ya da 70’lerinde ortaya çıkar. Bu kanseri geliştirmiş hastaların çoğu geçmişlerinde uzun yıllar sigara içmişlerdir, buna rağmen hiç sigara içmeyen kişilerde de akciğer kanseri ortaya çıkabilmektedir.

Akciğer kanseri genellikle mikroskop altında bakıldığında etkilenen hücrelerin boyutuna dayanarak ‘’küçük hücreli akciğer kanseri’’ ve ‘’küçük olmayan hücreli akciğer kanseri’’ olmak üzere iki gruba ayılır. Küçük olmayan hücreli akciğer kanseri tüm akciğer kanseri vakalarının %85’ini kaplarken, küçük hücreli akciğer kanseri %15’ini kaplar.

Küçük hücreli akciğer kanseri hızlıca gelişir ve vakaların yarısından çoğunda, kanser teşhis edildiğinde akciğerin ötesine yayılır. Küçük hücreli akciğer kanseri sıklıkla karaciğere, beyine, kemiklere ve adrenal bezlere (her iki böbreğin üstünde bulunan, küçük hormonları üreten bezler) metastaza uğrar. Küçük hücreli akciğer kanserine yakalanan insanların hastalığı teşhis edildikten sonra yaklaşık olarak 1 yıl hayatta kalır; %7’den daha azı ise 5 yıl yaşar.

Küçük olmayan hücreli akciğer kanseri ise 3 alt türe ayrılır; adenokarsinom, skuamoz hücreli karsinom ve büyük hücreli akciğer karsinomu. Adenokarsinom, akciğerler boyunca bulunan ve alveol adı verilen küçük hava keselerini kaplayan hücrelerden meydana gelir. Skuamoz hücreli karsinom, soluk borusundan (trake) akciğerlere inen geçişi (bronşlar) kaplayan skuamoz hücrelerden meydana gelir. Büyük hücreli akciğer karsinomu ise adenokarsinom veya skuamoz hücreli karsinom gibi görünmeyen ve küçük hücreli olmayan akciğer hücrelerini kapsar. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserine yakalanan kişilerde 5 yıllık sağ kalma oranı %11 ila %17 arasındadır, kanserin alt türüne ve evresine bağlı olarak daha düşük veya daha yüksek olabilir.

Sıklık

Amerika Birleşik Devletleri’nde akciğer kanseri, meme kanserinden sonra ikinci en yaygın kanser türüdür ve tüm kanser teşhislerinin yaklaşık dörtte birini oluşturur. Her yıl 222,500 insandan daha fazlasının akciğer kanserine yakalandığı tahmin edilmektedir. Tüm bireylerin yaklaşık olarak %6.6’sı hayatları boyunca akciğer kanseri geliştireceklerdir. Akciğer kanseri vakalarının %72 ila %80’i tütün ürünü içenlerde görülür. Bu kanser Amerika Birleşik Devletleri’nde tüm kanser ölümlerinin tahmini %27’sini oluşturur.

Nedenler

Kanserler, özellikle hücre büyümesini ve bölünmesini veya hasar görmüş DNA’nın onarımını kontrol eden kritik genlerde genetik mutasyonlar oluştuğunda ortaya çıkar. Bu değişmeler, hücrelerin büyümesine ve kontrolsüz bir şekilde bölünerek tümör oluşturmasına neden olur. Akciğer kanseri vakalarının neredeyse hepsinde, bir kişinin yaşamı boyunca bu genetik değişimler edinilir ve yalnızca akciğerlerdeki belli hücrelerde bulunur. Somatik mutasyonlar adı verilen bu genetik değişiklikler kalıtsal değildir. Akciğer kanseri hücrelerinde birçok farklı gende somatik mutasyonlar bulunmuştur. Nadir durumlarda ise, bu genetik değişiklikler kalıtsaldır ve vücudun tüm hücrelerinde bulunur (germline mutasyonları).

Akciğer kanseri vakalarında TP53, EGFR, KRAS genlerindeki somatik mutasyonlar yaygındır. TP53 geni, p53 adı verilen proteinin üretilmesi emrini verir, bu protein doğrudan DNA’ya bağlanır ve vücuttaki tüm hücrelerde bulunur. Bu protein DNA hasarını izleyerek hücrelerin büyümesini ve bölünmesini düzenler. DNA hasar gördüğünde, p53 proteini DNA’nın onarılıp onarılamayacağını veya hücrenin apoptosis (hücrenin kendini imha etmesi) geçirip geçirmeyeceğini belirlemede yardımcı olur. EGFR ve KRAS genlerinin ikisi de, hücre zarı içine gömülü bir protein yapmak için talimatlar sağlarlar. Bu proteinler başka proteinlere bağlanarak aktif hale geldiğinde hücre çoğalmasını teşvik eden hücreler içinde sinyal yolları tetiklenir.

TP53 genindeki mutasyonlar, DNA’ya bağlanamayan değişmiş p53 proteininin üretimiyle sonuçlanır. Bu mutasyona uğramış protein, hücre bölünmesinin etkili bir şekilde düzenleyemez ve DNA hasarının hücrelerde birikmesine neden olur. Bazı hücreler kontrolsüz bir şekilde bölünmeye devam eder ve tümör oluşturur. EGFR ve KRAS genindeki mutasyonlar ise sürekli aktif olan bir proteinin üretimine yol açar. Bunun sonucunda hücreler sürekli bölünmek için sinyal alırlar ve tümör oluştururlar. Bu genetik değişiklikler, akciğerlerdeki hücrelerde meydana geldiğinde akciğer kanseri gelişir.

Diğer birçok gendeki mutasyonların akciğer kanseri vakalarında tekrar ettiği bulunuştur. Bu genlerin birçoğu gen aktivitesinin, hücre üremesinin, hücrelerin belirli işlevlerini yerine getirebilmek için olgunlaştığı sürecin ve apoptozun düzenlenmesinde rol alır.

Araştırmacılar, bireyleri kansere neden olan bileşiklere (karsinojenlere) maruz bırakan ve somatik mutasyonların meydana gelme oranını arttırarak bir kişinin akciğer kanseri geliştirme riskini arttıran bazı çevresel faktörler ve yaşam tarzları belirlemiştir. En büyük risk faktörü, uzun süreli tütün ürünü içimidir; akciğer kanserin riskini 25 kat arttırır. Diğer risk faktörlerine, hava kirliliği, radon, asbest, belirli metaller ve kimyasallar veya ikinci el dumana maruz kalma; menopoz için uzun süreli hormon tedavisi kullanımı; ve tüberküloz, amfizem veya kronik bronşit gibi akciğer hastalığı öyküsü dahil edilebilir. Yakın akrabalarda akciğer kanseri öyküsü de diğer önemli risk faktörüdür, bununla birlikte akciğer kanseri olan akrabalar sıklıkla sigara içtiği için artmış riskin genetik faktörlerin mi yoksa ikinci el dumana maruz kalmanın mı sonucu olduğu net değildir.

Kalıtım Modeli

Çoğu akciğer kanseri vakası kalıtsal genetik değişiklikler ile ilişkili değildir. Bu kanserler akciğerlerin bazı belirli hücrelerinde meydana gelen somatik mutasyonlar ile ilişkilidir.

Eğer akciğer kanseri, kalıtsal genetik değişikliklerle ilişkili olursa, otozomal baskın karakterde kalıtılır; yani her hücrede mutasyona uğramış genden yalnızca bir tane olması hastalığın ortaya çıkması için yeterlidir. İnsanların, hastalığın kendisini değil, artan kanser riskini kalıtımsal olarak aldıklarını belirtmek önemli bir detaydır. Bu genlerdeki mutasyonları kalıtan her insan akciğer kanseri geliştirmez.

Bu Hastalığın Diğer İsimleri

  • Bronş Kanseri
  • Akciğerin Kanseri
  • Akciğer Maligniteleri (kötü huylu tümör)
  • Akciğer Malign Tümörleri
  • Akciğer Neoplazmaları (urları)
  • Malign Akciğer Tümörü
  • Akciğer Malign Neoplazmı
  • Akciğer Malign Tümörü
  • Pulmoner Kanser (akciğeri etkileyen)
  • Pulmoner Karsinom
  • Pulmoner Neoplazmlar
  • Solunum Karsinomu

Kaynak: https://medlineplus.gov/genetics/condition/lung-cancer/

Görsel Kaynak: https://www.wcrf.org/dietandcancer/lung-cancer/ 

Editör: Meryem Melisa KAR

Ne düşünüyorsunuz?

5 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir