Yunus Emre AY Giriş
Sadece bir gen bir bireyi eşcinsel yani; gay, lezbiyen ya da biseksüel yapmaz. Yaklaşık yarım milyon insandan alınan genomlar ile yapılan araştırmalar sonucunda muhtemelen birçok gen cinsel seçilimi etkilemektedir.
Araştırmacılara göre, her iki cinsten bireylerin %2 ile %10 arasında insanların özellikle kendi cinslerindeki bireylerle seks yaptıklarını ya da sadece karşı cins ile seks yaptıklarını söyledi. Cinsel tercihe etki eden biyolojik faktörlerin çoğu bilinmemektedir fakat bilim insanlarının açıklamasına göre bir ailedeki bireylerde benzer cinsel davranışların görülmesi ve tek yumurta ikizlerinde, çift yumurta ikizlerine göre daha fazla rastlanılması, genetik faktörlerin cinsel seçilim üzerinde bir role sahip olduğunu düşünmüşlerdir.
Bilim insanları genetiğin cinsel seçilim üzerindeki anlaşılması zor etkisini öğrenebilmek için küçük gönüllü gruplar üzerinde birçok araştırma yaptılar.
Genetik tanı şirketi 23andme şirketinde çalışan uzman bilim insanı ve araştırmacı biyolog olan çalışma yazarı Fah Sathirapongsasuti şöyle demiştir;” Tartışmalara yol açan bir konu olduğundan dolayı finansmanımız tarihsel açıdan sınırlıydı ve çalışmalar için gönüllü bulması zordu.’ Eşcinsel olmak 70 ‘den fazla ülkede suç olarak sayılmakta ve bazı ülkelerde kişisel bilgileri açığa çıkan kişileri ölüm cezası ile cezalandırmaktadır.
Eşcinsel Gen Çalışması
Yeni çalışmalar ile çok sayıda katılımcıyı içeren ve önceden yapılmış küçük çalışmaları da içeren istatistikler ile daha sağlam sonuçlar ede edilmiştir. Şimdiye kadarki cinsel tercih üzerindeki en büyük çalışma Birleşik Krallık ve ABD’den katılan 470.000’den fazla gönüllü üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda bilim insanları büyük veriler elde etmiştir. Cinsel kimlik, fanteziler, cazibeler gibi anketlerde sorulan soruların yanıtlarının yanı sıra Birleşik Krallık Biobank’ından (BK de yürütülen uzun vadeli sağlık ve genetik çalışmaları) ve 23andme’nin genetik verilerini de güvenmekte ve kullanmaktadırlar.
”Veriler hakkında bir fikir sahibi olabilmek için önceki çalışmalardan 100 kat büyük bir çalışma yaptık.” Finlandiya Moleküler Tıp Enstitüsü Araştırma ve Yazar Başkanı Andrea Ganna, Massachusetts Genel Hastanesi ve Harvard Tıp Okulu, Live Science’a söyledi.
Araştırmacılar eşcinsellik ile ilgili araştırmalarının sonucuna göre eşcinsellik ile alakalı bir gene ulaşamadılar. Araştırma sonucuna göre beş genetik varyant cinsellik üzerinde çok önemli rollere sahipti ama bu sonuçlar bin kişiden daha az kişide bulunuyordu.
Sonunda, bilim insanları bir bireyin cinsel tercihini tanımlamak için kullanabilecekleri bir gen bulamadılar. Bunun yerine eşcinselliği, ‘genlerin ve çevresel etkilerin karşımı ile oluşmaktadır’ şeklinde tanımladılar. Bu oluşum şekli eşcinsellik gibi aynı zamanda birçok insan özelliği içinde geçerlidir.
MIT ve Harvard Brod Enstitüsü’ndeki bir genetik bilimci ve yazar olan Ben Lean’nin, Live Scientis’te yaptığı açıklama şu şekildedir; ”Bir kişinin cinsel davranışlarının tamamını genlerden öğrenmek imkansızdır.”
Yani, cinsel yönelim ile ilgili belirli bir genin olmaması bu olayın genetik ya da biyolojik olmadığını göstermez ve çevresel faktörlerin etkili olduğunu da göstermez.
Avustralya Queensland Üniversitesi’nde genetik bilimci ve aynı zamanda araştırmacı yazar olan Brendan Zietsch Live science dergisine ”bu yanlıştır” dedi. ”Biz aynı cinsten cinsel davranışlara etki eden birden fazla gen olduğunu görebiliyoruz. Bu genle tek başına çok az bir etkiye sahip olabilirler fakat hepsi birlikte ciddi derecede bir etki göstermektedirler”.
Zietsch ‘’Başka bir yanlış bilinen şey ise eğer bir birey eş tercihini genetik etkenlerden dolayı aynı cinsten yapıyorsa, genetik etkenler üzerinde yoğunlaşmalı’’ ve buna ek olarak ‘’bu doğru değildir’’ dedi. Genetik materyaller bakımından aynı bilgilere sahip kişiler yani ikizler, genelde farklı cinsel tercihlerde bulunurlar yani genetik olmayan çevresel etkilerin olduğunu da biliyoruz ve bunun üzerinde de çalışıyoruz ama onun hakkında herhangi bir açıklama yapamıyoruz.”
Ganna dedi ki: ”Bazı büyük genetik araştırmalar sunucunda bulunan varyantlara göre eşcinsel bireylerin cinsel tercihlerinde etkili bazı biyolojik yollar olabilmektedir. Örneğin koku alma ile ilgili yeni genetik materyaller bulundu ve koku cinsel cazibe üzerinde etkili bir genetik materyal olduğunu biliyoruz ama cinsel davranışlar veya tercihler ile ne denli bağlantısı olduğunu bilmiyoruz.” Ayrıca ek olarak Ganna şunları söyledi; genlerin erkekler üzerinde kadınlara göre cinsel seçilimde yani aynı cinsten kişilerle (eşcinsellik) seksüel davranışlarda bulunmada daha fazla etkiye sahip olduğunu keşfettiklerini ekledi.
Sonuç
Araştırmacılara göre kadın ve erkekte testosteron ve östrojen seviyelerindeki farklardan genlerin eş cinsel davranışlar üzerinde erkeklerde kadınlara daha belirgin farklılıklar yaratabileceğini öne sürdüler. Bunun başka bir sebebi ise toplumda alışılmış olan kadının tek eşli olması ve kadınların cinsel isteklerini ve davranışlarını baskılaması ya da doğru bir şekilde gösterememesi idi. Bu tür şeylerde sonuçları çarptırabilmektedir.
Çok büyük bir araştırma olmasına rağmen araştırma sonuçları hala sınırlıdır çünkü araştırmaların yapıldığı yerler çoğunlukla Avrupa ülkeleri, gelişmiş ülkeler veya Avrupa kökenli aileler üzerinde yapılmaktadır. Ayrıca sahip olduğumuz verilerin çoğunluğu katı kurallara sahip olan yaşlı kesimden elde edildi. Gençler yaşlılar ile aynı genetik bilgilere sahip olmalarına karşın aynı cinsiyetten bireylerle cinsel iletişimde bulunma ihtimali yaşlılara göre gençlerde daha yüksektir. Bundan dolayı elde edilen bulguların yaş spektrumu üzerinde geçerli olma ihtimali düşüktür.
Bilim insanları bulduğu bilgileri Science dergisinde detaylı bir şekilde anlattılar. Onlar ayrıca çalışmalarını yayımlamak için bir web sitesi de oluşturdular.
Kaynak: https://www.livescience.com/no-single-gene-makes-someone-gay.html
Görsel: https://rock-cafe.info/posts/gender-identity-67656e646572.html
Editör: Hazal Kalsın DEMİR
