in

Sevgi DoluSevgi Dolu ÇalışkanÇalışkan EntellektüelEntellektüel HavalıHavalı

Endokrin ile ilgili Organlar Nelerdir?

Endokrin ile ilgili Organlar

İçindekiler

Giriş

Endokrin sisteminin düzgün çalışabilmesine yardım etmesinde birçok organ temel olarak görev alır. Kendileri bir bez olmamalarına rağmen bu organlar vücudun dengesini korumasına yardımcı olan ve düzgün çalışmasını sağlayan hormonları üretir, depolar ve gönderirler.

Plasenta 

Bilindiği üzere plasenta, anne ile bebek arasındaki bağlantıyı sağlayan bir organdır. Ancak bunun yanı sıra, plasenta çok daha özel bir endokrin organdır. Bu organ, vücudun diğer yerlerinde üretilen hormonlara benzer hormonlar üretir. Progesteron, insan koryonik gonadotropin (hCG) ve östrojenler üretilen bu hormonların en önemlilerindendir çünkü bu hormonlar kadınlarda, sağlıklı bir hamilelik geçirmek, göğüslerini süt üretimi ve emzirmeye başlamak için vücudu hazırlarlar.

Normal bir hamilelikte, hCG hormonu yumurtalığı östrojen ve progestoren üretmek için uyarır. Ayrıca ceninin genital bölgelerini geliştirmek için uyarı gönderir. Plasentada bulunan östrojenler normal doğuma teşvik eder ve prolaktinde artışa yardımcı olurlar. Böylelikle, meme gelişimi tetiklenir. Diğer bir yandan, progestiler de meme gelişimini tetikler, ayrıca bebeğin gelişimi tamamlanana kadar uterusta bulunan kasların daha az kasılmasına yardımcı olur. İnsan plasental laktojen, gelişmekte olan bebek için besin kaynağı varlığını kesinleştirmek için, anne kanında dolaşan kan şekeri ve lipid (yağlı maddeler) miktarını arttırır.

Cilt, Karaciğer ve Böbrekler 

Cilt, karaciğer ve böbrekler, kandaki normal seviyede olan kalsiyum ve fosforun muhafaza edilmesine yardımcı olan, aktif D vitamini formu olan 1,25-dihidroksi, D vitaminini (kalsitriol) sentezleme amacı ile birlikte çalışırlar. Kolesterolden yapılmış bir molekül, deride güneşten gelen ultraviyole ışınlarıyla karşı karşıya kaldığında D vitaminine dönüştürülür. D vitamini, öncelikle karaciğer olmak üzere, sonrasında böbreklerde kalsitriol olmak için daha çok kimyasal değişikliğe maruz kalır. Kalsitriol, kandaki normal seviyede olan kalsiyum ve fosforu muhafaza amacı ile böbrekler, kemikler ve bağırsaklar üzerinde hareket eder.

Mide ve İnce Bağırsak

Vücuttaki endokrin ile alakalı en büyük organ sistemi, sindirim sistemidir. Sindirim sistemi, vücudun metabolizmasında rol oynayan birbirinden farklı birkaç hormon türünü üretir ve salgılar. Leptin ve gherlin, iştahı düzenlediği ve obezite ve kilo bozukluklarında rol oynayan iki önemli hormondur.

Yağ Dokusu 

Genellikle vücut yağı olarak da bilinen yağ dokusu, vücudun her bölgesinde bulunabilir. Kasların arasında, cildin çevresinde ve hatta organların çevresinde bulunabilir. Endokrin ile ilgili bir diğer önemli organ ise yağ dokusudur. Yağ dokusu, vücutta bulunan diğer organlardan gelen sinyallere cevap olarak hormon üreten birçok hücre içerir. Diğer birçok hormon da yağ dokusundan çıkar ve aşağıdaki gibi farklı görevlerden sorumludur:

  • Anjiyotensin-kan basıncını kontrol altına almaya yardım eder
  • Aromataz-seks hormonu metabolizmasında rol alır
  • Adiponektin-vücudun insüline duyarlılığını arttırmaya ve Tip 2 diyabete karşı korumaya yardım eder

Normalin üzerinde veya normalin altında yağ dokusuna sahip olmak başka sağlık sorunlarına sebep olabilir. Genel olarak, normalin üzerinde olan yağ dokusu obeziteye sebep olur, bu da tip 2 diyabet, yüksek tansiyon ve kolesterol, kalp hastalığı ve inme riskini yükseltir. Normalin altında olan yağ dokusu, lipodistrofi ve anoreksi gibi başka durumların bir göstergesi olabilir.

Kalp 

Kalp, dolaşım sistemi boyunca vücuda kan pompalama amacı ile çalışır. Kalp dokulara besin verir, oksijen sağlar ve diğer atıkların atılmasına yardım eder. Diğer bir yönden hormonlar, sağlıklı kardiyovasküler işlevin muhafaza edilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Kan basıncı normalin üstüne çıktığında, kalp iki farklı tipte peptid salgılar; A tipi natriüretik peptid ve B Tipi natriüretik peptid. Bu hormonlar, kanı arterlerden kılcal damarlara taşıyan arteriolleri rahatlatarak kan basıncı seviyesini düşürmeye yardım eder. Ayrıca, renin ve aldosteronun salgılanmasını ve böbrekler tarafından sodyum iyonlarının geri emilimini önleyerek kan basıncı seviyesini düşürür. Bu eylemler dolaşım sistemindeki kan hacmini azaltarak kan basıncını düşürür.

İskelet Kası 

Iskelet kasları vücut hareketleri için gerekli olması ve vücut ısısının düzenlenmesine katılmanın yanı sıra, iskelet kasları genellikle yemek yedikten sonra glikozun %70’inden daha fazlasını alır.  Yemek sonrası, kan glukozları yükselir, bu da insülinin salınmasına sebep olur. İnsülin hormonu, enerji veya depolama amacıyla iskelet kasına glikoz alımını uyaran bir hormondur. İnsülin eylemleri kan şekerinin yeniden normal seviyelere dönemsine neden olur. Tip 2 diyabete sahip kişilerde, iskelet kası gibi dokular artık insülinin etkisine cevap veremez, bu da anormal derecede normalin üstünde kan şekeri seviyelerine veya hiperglisemiye sebep olur. İskelet kasının endokrin işlevinin bir diğer önemli örneği anjiyojenik faktörleri içerir. Örneğin VEGF, iskelet kasları üzerinde hareket edebilir ve iskelet kaslarına doğru olan kan akışını arttırmaya yardımcı olabilir, bu dokuya uygun oksijen, besin ve hormon verilmesine sebep olur.

Kaynak: https://www.hormone.org/your-health-and-hormones/glands-and-hormones-a-to-z/glands/endocrine-related-organs

Görsel Kaynak: http://www.nettedavi.com/SayfaDetay/Endokrin-Sistem-Ic-Salgi-Bezleri/185/

Editör: Seray YETKİN

Ne düşünüyorsunuz?

9 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir